Şubat ayı, yazı ayı olabilecek mi?


Çocukluğumdan beri sözcüklerin büyülü dünyasında dolaşmak mutlu etti beni. Okuyarak başladığım bu yolculuk, bir süre sonra içimde birikenleri kendim için yazarak saklamaya evrildi. Okuduğum zamanlarda gittiğim o uzak diyarların bende yarattığı etkileri, yaşadığım gerçeklerle harmanlayıp kendi sözlerimi kayıt altına almaya başladım...

Yazmak, yaşarken bir yerlerde korumaya aldığım gerçek beni de gösterdi bana. Kırılgan ama gerektiğinde bir o kadar da cesur, meraklı ama kişisel sınır güvenliğine önem veren, suskun ama sevdiği konularda yorulmayan bir geveze... Yaşadığım iyi-kötü, güzel-çirkin ne varsa her birinin beni götürdüğü duygu dünyasıyla, yazarken yüzleştim. Nasıl kızdığımı, nasıl üzüldüğümü, en çok nasıl sevindiğimi, ne kadar sevebildiğimi, ne kadar öfkelenebildiğimi, neleri merak ettiğimi, nelerden vazgeçmem gerektiğini, neleri unutabildiğimi ya da nelerin unutulmaz izler bıraktığını yazdıklarım öğretti bana.

Yakın bir zamanda okuduğum bir köşe yazısında, okuduklarımızı unutsak bile, onların bizde bıraktığı izlerle biz olduğumuzdan bahsetmişti yazar. ( Çok beğendiğim bu yazının linkini de buraya koyuyorum, merak eden okur belki diye) Yazdıklarım da okuduklarım ve yaşadıklarımdan süzülmüş bir beni ortaya çıkarıyor işte aynen böyle.🍀

Demem o ki; yıllar önce gezi yazılarımı toplamayı düşünerek yola çıktığım bu yazı yolculuğumu, umarım bu sene biraz canlandırmayı başarabilirim. Sanırım kendimle yüzleşmeye her zamankinden çok ihtiyacım var.

İzninle hayat...

Yorumlar

  1. Sonatcım, yazmak beni sakinleştiriyor. Türkiye’de yaşayınca sık sık öfkeye kapılmamak mümkün değil. Hadi televizyon izlemiyorsun gazetede mi okumayacaksın. Sevdiğin gazeteleri sevdiğin yazarları okuyorsun yaşanan haksızlıklara öfkeleniyorsun.Bir yere gideceksin dolmuşa otobüse biniyorsun kalabalık, kaba saba dolmuş şöförleri, yürüyeyim diyorsun çakır çukur yollar korna sesleri. Hastalanıyorsun hastane doktor eziyetleri, çocuğun var okul eğitim sorunları..hele kamuda çalışıyorsan kızgın olmadığın gün yok. off çok zor bir ülkede doğmuşuz. Bunların arasında okumak ve yazmak şükrettiğim iki alışkanlığım. Hoş günlük dışında fazlaca yazdığım yok ama olsun. Senle bir zamanlar her ay birer öykü yazacağız dedik ama ben yapamadım. O kadar güzel romanlar hikayeler varken okumak daha keyifli geldi. Ama bakarsın yeniden başlarım birgün. Bakarsın bir blog açar senin gibi oradan başlarım yazmaya. Artık yardımlarını esirgemezsen sevinirim. Aylin

    YanıtlaSil
  2. Okumanın ardından geliyor sanırım yazmak Aylin. Hepimizin sığınağı kelimeler. Ama bak, daha çok yazacağım dediğim bir yılın ilk iki ayını sadece iki yazı ile kapattım. Bu aralar sürekli söylediğim gibi, hayat planlananın ardından, bizlere bambaşka kurgular sunuyor. Sanki hiçbir şey yapmıyor gibiyim. Ama çok çok çok şeyler yapmış gibi yorgunum bir yandan. Akşam eve yapacak bir sürü şeyin hayali ile geliyorum, yatağa yapamadıklarımın hesaplaşması ile giriyorum. Hafta sonu düşlerimin hepsi, bir anda uçup gidiyor elimden. Hayata böyle şaşkınca baktığım bir dönem olmamıştı. Neyse, bu da geçecek elbette. Blog işi başka bir çaba istiyor Aylin. Ben de blog okumakta daha başarılıyım sanki. Takip edip, yüreğime yakın hissettiğim onlarca bloğu görünce daha iyi anladım bunu. Öyle ya da böyle yazma yolunda verilecek her çaban için arkandayım bilesin...
    Sevgi ve dostlukla.

    YanıtlaSil
  3. Merhaba,
    Özlem'in blogunda buldum sizi,hemen geldim, sevgiler :)

    YanıtlaSil
  4. Hoşgeldiniz Serpil:-) Ben öyle çok aktif olamıyorum burada ama, gelen her dost başım üstüne...

    YanıtlaSil
  5. Sevgili Sonatcığım,
    Yeni yazı koymuş olabilir misin diye bloğa girdim ama yok malesef:)) Ben ispanyaya gittim geldim sende yeni yazı yok. "Sen kendine bak senin bir bloğun bile yok" diyebilirsin. Tatlım yazılarını sevdiğimden sabırsızlanıyorum yeni yazıyı beklerken, bana gelince düzensiz bir insanım disiplinsizim başatramam devamını getiremem diye hiç başlayamadım blog işlerine. Yazmak konusunda da tembelim biliyorsun en sevdiğim şeyse okumak. Neyse o konuda çok istikrarlıyım. İan Mcİwan'nın Bir Parmak Balını yeni bitirdim. İspanyada başlamıştım. Gelince yazarın okumadığım bütün bulduğum kitaplarını aldım çok seviyorum.Konuşmuşuzdur herhalde çocuk yasası özellikle müthiş güzel...Aylin

    YanıtlaSil
  6. Ah Aylin ne desen haklısın. Bırak Şubat'ı yazı ile doldurmayı, Mart ayını bitirdik bende tık yok. Hayaller ve gerçekler uymuyor işte birbirine. İçimde bir yazma isteği var elbette ama, kafamı toparlayıp oturamıyorum ki bilgisayarın başına. Bu aralar aklımı ve bedenimi çelen çok şey oluyor hayatımda biliyorsun.
    Benim blog yolculuğum, çok zor bir dönemimde başlamıştı. Bildiğim en güzel sağaltıcılardan biri yazmak olunca, kendimi burada bulmuştum. Biraz da güzel anlarıma dair sanal hafızam olsun istedim burada kaydettiğim notların. Gezi günlüklerim hep var, ama burada görsellerle süslenip kalsın istedim. Sonra sonra ruhuma uyan bir çok blog keşfettim. Şu an ben de yazmaktan çok bu güzel blogları okuyarak, hala ruhu,yüreği güzel insanların varlığını görüp, mutlu olmaktan öteye gidemiyorum ne yazık ki... Ne diyeyim, umarım birgün ben de daha sık yazabilirim.
    Ian McEwan, sevdiğim söz büyücülerinden biri elbette. Ama Bir Parmak Bal'ı okumadım ben henüz.
    İspanya anılarını dinlemek için sabırsızlanıyorum ama, bak daha telefonla bile görüşemedik, ne ayıp:-(
    Özlem ve dostlukla Aylin'cim.

    YanıtlaSil
  7. Ümitle açtım bu sabah buloğunu yeni yaşında yeni birşeyler yazmışsındır, Paris gezini buraya eklemişsindir diye umut ederek Yok. ((((Yeni yılın sana yeni geziler kitaplar umutlar getirsin. Bizi de ihmal etme bu kadar. Ben sinema ve kitap klüplü yoğun iki haftayı geride bıraktım. Klübün kitabı "Zeno'nun Bilinci" de filmimiz "The Apartment" de çok güzellerdi. Ama iki toplantıda bende olduğu için hazırlıklar falan yorulmuşum.Artık biraz kitap ve filmlere yoğunlaşayım. Saklı Çocuk adlı bir oplisiye okuyorum. Polisiye örgüsü çok sakin çok ihtiyatlı gidiyor pek heyecan yok. Ama kitapta feminist bir bakış açısı var ki - yazar da kadın zaten- bu çok ilginç geldi. Aleksandra Mc Smit romanlarına benzer sevimli sıcak bir şekilde tek tek kahramanların hayatını işleyis var ki ortak noktaları kadın erkek eşitsizliği eşinin hayatına yardımcı olan onunla hayatını paylaşan ve paylaşmayan erkekler konusu...Elimde bir arkadaşımın ödünç verdiği Agnes Varda filmleri var. Bu hafta niyetim onları seyretmek. Sevgiyle kal..Aylin.

    YanıtlaSil
  8. Yazmak, acılarını herkese göstermektir biraz. Kendini savunmasız bırakmaktır belki de. Hele ki bu acımasız çağda...
    Pelin Hanım'ın sayfasından sizin sayfanıza uğradım. Epeydir yazmamışsınız buralara. Herkesin kendince haklı sebepleri vardır elbette. Hiçbirimiz bilmiyoruz ki bir bloğun arkasında kim vardır, nasıl bir hayat yaşanır, hangi zorluklarla mücadele edilmiştir? Sadece birkaç satır yazıyı beğenip beğenmemek arasında kısa bir andır bizim gördüğümüz.
    Siz yine de yazın bence. Değilse hayata tutunmak çok zor. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoşgeldiniz Bir Edip. Destekleyici yorumunuz için çok teşekkür ederim. Pelinpembesi sanırım beni yeniden buralara döndürecek :-) Yazmanın nasıl sağaltıcı bir eylem olduğunu
      öyle iyi biliyorum ki. Hiç vazgeçmedim yazmaktan. Benim sorunum yayınlamakta. Belki yeniden buralarda olmayı başarırım zamanla. Tekrar teşekkürler.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

AŞK'a Yolculuk

Doğu'nun Kıyısında Bizi Bekleyen Köylere Doğru...(Divriği - Kemaliye Gezisi)

Körfez'in İncisi: Karamürsel