Kayıtlar

2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Herşeye rağmen, kıymetlisin hayat ...

Resim
Yeni umutlar, yeni başlangıçlar ummuştum bu yıla başlarken, ama kader bana gülüyormuş, bilemedim. Sağlık, huzur ve bolca seyahatti beklentim... Her biri, varsa ömrüm, sonraki yıllara ertelendi... Sağlıkla ilgili ciddi sınavlarım oldu. Hastalıklar, ameliyatlar yaşansa da, sonu iyilik olan bu dertleri kafaya takmamaya çalıştım yine de. Tökezledikçe, her zaman olduğu gibi tutunacak dallar buldum ve ayağa kalkmayı başardım kendimce. "İyiyim artık" dediğim anda, kalbim hiç ummadıklarım tarafından fena halde kırıldı. Bencilliğe, acımasızlığa, hoşgörüsüzlüğe, şımarıklığa, hadsizliğe olan dayanma gücüm mü azalmış bilmiyorum ama, canım bu sefer fena yandı. İnsanlığımı kaybetmeden, benim için hata olanlardan vazgeçtim usulca. "Bu da geçer ya hu" diyerek, kendi huzur alanımı koruma altına aldım bir kez daha. Tüm bu yaşadıklarım, hayatın beni daha büyük bir acıya hazırlaması içinmiş meğer. Yıllar önce aile tarihimizin başladığı o güzel günün 2018 yılına denk gelen sabah

Savaş, ruhumuzda sakladığımız güzellikleri yok edebilir mi?

Resim
Suriyeli sanatçı Tammam Azzam'ın Şam'da bir yıkıntıya yaptığı fotoshop (Fotoğraf  buradan ) Suriyeli sanatçı Tammam Azzam'ın Şam'da yıkılmış duvarlar üzerine yapmış olduğu "Özgürlük" adlı bu fotoshop, internette gezinirken karşıma çıkıverince gözlerim doldu. Dünyanın bildiği bu en güzel öpücüğü, bir zamanların en güzel şehirlerinden biri olan Şam'da, savaş izlerine oldukça hakim bir yapının duvarında görmek başka nasıl etkiler normal bir insanı? Etrafımız bu kadar çok ızdırapla çevrelenmişken, hayata her zamanki rutininde  devam etmek eminim birçoğumuzun canını acıtıyor. Televizyonda, internette acıya dair gördüklerimiz çoğaldıkça, sosyal medyada paylaşılan diğer gülen yüzlerden farkı olmayan bir görsellik gibi algılıyoruz paylaşılan bu kareleri. Bakıyoruz ve geçiyoruz... Adeta bir merhamet yorgunluğu yaşadığımız. Normal tepkiler veremiyoruz tüm bu tanıklıklarımıza. Dünyanın birçok yerinde geçmişte olduğu gibi bugün de acı çeken, sevdiği insanl

Bir Geziden Geriye Kalan Anılar: PRAG

Resim
2017 yılın son yazısı olacaktı bu yazı. Günlüklerde bekleyen onlarca gezi yazısı buraya aktarılmayı beklerken, ben kışa en yakışan şehirlerden biri ile veda etmek istemiştim 2017'ye... Eylül ayında yapılmış 4 günlük bir Prag gezisinden bende kalan izleri aktaracaktım. Ama hiç aklıma gelmeyen bir tatsızlıktan ötürü,  yazıyı yayınlayamadım. Geziye dair fotoğraflarımı kaydettiğim harici diskim bir anda görünmez oldu. Fotoğrafsız bir gezi yazısının ne anlamı olabilir ki?   Bekledim. Sabırla harici diskime sakladığım anılarımın kurtarılmasını bekledim. Ama onda da talihsizlikler bırakmadı peşimi. Baktım olmuyor, elimde kalanlarla devam edeyim dedim yola... Yazının ikinci gününden sonraki fotoğrafların büyük bir kısmı, geziyi birlikte yaptığım Nihal ve Birgül'e ait. Bu can sıkıcı dönemde, anılarımı kurtarabilmem için verdikleri desteğe çok teşekkür ederim. Seviyorum sizi kızlar.  💞   Gelelim bu kısa süreli kaçamağa...Yıllar önce yine bir Eylül ayında geldiğim bu şehri, ikinc

Hayal Kurmak Güzel Şey...

Resim
            Bazı görüntülerin, kokuların insan üzerinde yarattığı etki gerçekten çok büyülü. İnsan gezdikçe, anı biriktirdikçe, gördüğü yerler ve anılar birbirine karışmasın diye belki de, belleğin küçük bir oyunu olarak, o yerle ilgili en etkiliyici özelliği kaydediyor zihninin derinliklerine... Bir renk, bir koku, şarkı ya da... Bazen bir rüzgar... Bazen bir yüz...Sonra, ne kadar zaman geçerse geçsin üzerinden, hiç ummadığınız bir anda bile o kokuyu ya da o şarkıyı duyduğunuzda, benzer bir rüzgarla ürperdiğinizde, yüzünüze bir gülümseme yayılıveriyor veya gözleriniz doluyor bir anda...Yıllar önce gittiğiniz o şehre ait anılar, belleğinizin derinliklerinden çıkıp sizi hayallerinizde kısa bir yolculuğa çıkarıyor. İşte bu yüzden; bindiğim her arabalı vapurda Bozcada'yı, yediğim her güzel yeşil zeytinde Kozak yaylası'nda Demirciler Köyü'nü, kavurucu sıcakta Adana'yı, bulutların üzerinde iken Gito Yaylasını hatırlarım... Siena sakız sardunyadır benim için, Cordoba

Şubat ayının ardından

Resim
Necati Cumalı'nın "Pazar Günü" şiirine, Emre Lüle'nin yorumu Poliplastik duvar heykeli/Dizelerin Renkleri Sergisinden  Ne planlarla başladığım yılın ikinci ayını, buraya hiç bir şey yazmadan sonlandırdım. Hayat biz planlar yaparken, gülümsermiş bir yerlerden. Gerçekten, 2018'in ilk iki ayı bu sözü doğrularcasına acı sürprizlerle dolu geçti. Peşpeşe gelen kayıplar, hastalıklar... Olmadı, yazamadım bir türlü. Ama, böyle zamanlarda yapabildiğim en doğru şeyi yaptım yılmadan. Bolca kitap okudum. Fırsat yarattım sergiye, konsere gittim. Edebiyat, sanat bildiğim en güzel sağaltıcı. Şubat ayı boyunca okuduğum kitaplar, beğeni sırama göre şöyle oldu;   Jack London'ın Martin Eden'ini yıllardır okumak için elime alıp da, ilerletememiştim. Hani olur ya bazen öyle. Başlayınca bir kitaba araya bir şeyler girer. Okunmuş sayfaların büyüsü bozulur. Yeniden baştan alırsın, olmaz. İçine giremezsin sayfaların. Koyarsın kitabı bir kenara ve doğru zamanın gelmesini

Biten ayın ardından

Resim
  Bir Ulusu Giydirmek sergisinde Kardelen Aysel'in bir çizimi Koca bir ayı, acısıyla tatlısıyla geride bırakıyoruz işte. Yeni yıla umutla, heyecanla girdik ama bu ayın payına düşen bolca hüzün oldu. Hayatıma giren, sevdiğim, değer verdiğim insanlardan sonsuzluğa gidenler, yüreğimin bir köşesinde derin bir boşluk yarattılar. İnsan bu eksiklerin açtığı o çukuru dolduramaz hale gelene kadar, dayanıyor herhalde tüm bu acılara... Gidenlerin yeri dolmuyor ama, her eksilenle anılar denizinde kaybolmalar devam ediyor biraz biraz... Ne mutlu ki, geçmişe dair anımsananlar daha çok güzel anılar oluyor. İnsan doğası sanırım, acıyı olmasa da kötü anıları çabuk siliyor zihinden. Belki de o yüzden hep geçmişi "güzel günlerdi" diye anmalarımız. Her şey geçmiş olduğunda, dünde kaldığında daha güzel görünüyor gözümüze... Bugünlerin kıymetini de zaman düne döndüğünde anlayacağız elbette. 'Yarın' her ne kadar umut demek olsa da, bilinmezliklerle dolu. Bugünü yaşamak ise an

Allahaısmarladık canım öğretmenim

Resim
Değerli eğitimci Güngör Aytekin'in aziz anısına saygıyla... Allahaısmarladık canım öğretmenim! Kaç kişinin hayatına dokundunuz bizler gibi bilmiyorum. Ama Ankara Anadolu Lisesinin ilk mezunlarından olan ben ve sınıf arkadaşlarım için çok kıymetli ve özel bir insandınız. Okumayı seven çocuklara edebiyatın doğru kapılarını açmak, doğru yazarlarla-şairlerle tanışmamıza yardım etmek için elinizden geleni yaptınız. Bize sadece edebiyatı değil, hayat duruşu da öğrettiniz. Siz de bizim Ölü Ozanlar Derneği’nin Nolan Keating’iydiniz adeta. Ders kitaplarının dışına çıkardık çoğunlukla. Bizi nitelikli eserlerle tanıştırırdınız. 80 sonrası kanı kaynayan, hayatı yeni öğrenen gençlere Nazım’ın, Ahmet Arif’in, Hasan Hüseyin’in şiirlerini okumaya o dönemde kaç edebiyat öğretmeni cesaret ederdi? Sabahattin Ali’nin, Yaşar Kemal’in kitaplarını ödül olarak verirdiniz okuldaki kompozisyon yarışmaları sonrasında… Biz liseden mezun olduğumuzda, Siz de emekli oldunuz ama bizlerle bağınızı hi

Bir Kazanın Anımsattıkları

Resim
14.01.2018 Trabzon Havalimanında Pegasus Uçağı Geçen haftasonu Ankara'dan Trabzon'a giden  uçağının pistten çıkması haberi ile zihnimde bir sürü geçmiş bilgi canlandı. Eskiden uçak yolculuklarından ciddi olarak korkan bir gezgindim ben. Ülke sınırları dışına olmadıkça yolculuğum, yolda geçirilecek zamanı asla yorgunluk olarak algılamaz ve karayoluyla giderdim hedeflediğim yerlere. Yolda olmak fikri beni mutlu etmeye yeterdi. Gözlerimin önünden yavaşça akıp giden hayatı izlemek, uzak köylerin, şehirlerin görünen ışıklarına dair hayaller kurmak bir yol ritüeli gibi gelirdi. Ama yıllar itibariyle yolculuk alışkanlıklarım da değişti. Artık şehri bir an önce terk etme arzumdan mı, yoksa korkularımı aşmış olmanın verdiği bir iç huzurundan mı bilmem uçak yolculukları da beni en az tren ya da otobüs yolculuğu kadar mutlu eder oldu. Olmuştu yani... Bundan sonra bir süre, yeniden düşünerek alacağım sanırım biletlerimi.  😖   Trabzon uçağının denize düşmeye ramak kala iniş