Kayıtlar

Ocak, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Sınıra Yakın Yaşamlar: İğneada

Resim
Kapıları farklı zenginliklere açılan bir ülkede doğmuş olmak şanslı kılar insanı… Hele bir de içine çingene ruhu kaçmışsa, tüm sınırları zorlar, her fırsatta yeni yollar, yeni rotalar buluverirsin kendine… Bu yol bazen bir göl, bazen deniz kenarına ama her zaman yeşillikler içinde Anadolu kasabalarına çıkar… Her köyün, kasabanın kendince bir zenginliği, görülesi güzelliği vardır. Gidince dönmek istemezsin ya da döndüğün ilk günden itibaren tekrar gitmek arzusu kaplar içini… Gidemezsin belki bir daha ama, anılarındaki izleri sımsıcak kalır yüreğinin bir köşesinde. Sınıra yakın yaşamlar, sunduğu doğal güzellikler dışında ayrıca merak uyandırır bende. Birkaç yüz metre ileride doğmuş olsam başka bir ülkenin, başka bir dilin, dinin, kültürün beslediği bambaşka biri olabilecekken, burada doğmamın sebebi olmalı diye düşünürüm. Ama hiçbir sınıra bu Mayıs ayındaki kadar yakın olmamıştım. Kırklareli’nin güzel beldesi İğneada bana bu satırları yazdıran… Dask’ın (Doğa Araştırmaları,

Körfez'in İncisi: Karamürsel

Resim
Yetmişli yıllarda doğmuş Ankaralılar için sokakta oyun oynayabilmek büyük bir lükstü. Şimdiki zamanların oyun alanı bulamama gibi bir sorunu yüzünden değildi bu eksiklik elbette. Evlerin bahçeleri bugünlerdeki gibi araba parkı olmadığı için, kocamandı aslında… Sokak boyu evlerden birinin ya da ikisinin önünde, büyük bir gurur kaynağı olarak dururdu “Anadol” ya da “Murat134” marka bir araba. Benzin hem pahalıydı, hem de bulunmuyordu… O yüzden arabalar, evlerdeki televizyonlar gibi, sokağın en sosyetik aksesuarıydı. Bırakın sahibinin, bulunduğu sokağın bile itibarını artırıyordu. O sokakları çocuk kahkahası ile inletmek, yürek isterdi. Çatışmanın ne zaman çıkacağı, nereden nasıl bir hengamenin geleceği belli olmazdı.   Ta ki yazları Karamürsel’e gitmeye başlayana kadar, “pencere çocuğu” olarak geçti Ankara’daki o yıllar… Dışarıdaki hayatı pencereden izleyen, bolca hayal kuran, roman kahramanlarının hayatını canlandırmaya çalışırken, yavaş yavaş akan zamana karşın, hızlıca büyüyen,

Kaybola Kaybola Toscana

Resim
İşte bir kez daha İtalya’dayım… Ama bu sefer sadece gezmek için değil, sanatsal etkinlikler için de çıktık yola. Kale'deki atölyede çini çalışırken, gruptaki arkadaşlardan birinin sohbet sırasında "İtalya'da mayolika tekniği ile yapılan çiniler"den bahsetmesi üzerine, konuyu yerinde görüp, öğrenme isteğine kapıldık birden. Küçük bir araştırma sonrasında Deruta'da mayolika tekniğini öğreten okulların olduğunu öğrenince, çini tutkumuz bize macera dolu bir Toscana gezisi yaptırıverdi.   5 çini, 3 fotoğraf sevdalısı kadın, oldukça kısa bir sürede Toscana’da bir köyde ev tutmayı, mayolika tekniğini öğrenebileceğimiz bir okul ayarlamayı, arta kalan günler için harika gezi programı yapmayı başardık. Uçak biletleri alındıktan ve gezinin ikinci günü trenle geçeceğimiz Arezzo’dan iki araba kiraladıktan sonra sabırsızlıkla bekledik gideceğimiz günü.   Bu gezi gerçekleşene kadar yaşadığım badireler göz önünde bulundurulursa,   Trevi Çeşmesine atılan paraların gerçekten