BAŞLARKEN

Çocukken halının üzerine yüzükoyun uzanır, ağabeyimle ortak kullandığımız Büyük Atlas'tan Ankara'nın oldukça uzağındaki şehirleri, hatta işi ileri götürüp Türkiye'nin komşuları dışındaki ülkeleri bulmaya çalışırdım. Kalabalık bir nüfusla yaşanan bir memur evinden Ankara dışına kolay kolay çıkılamayan dönemler için, atlas üzerinde parmak ucu ile yapılan bu göz yolculukları oldukça keyif verirdi.

Zamanla okuduğum romanlardaki şehirleri, oradaki insanların hayatlarını daha da merak etmeye başladım. Yaşar Kemal'in Çukurovası'nı, Sait Faik'in Burgazadası'nı, İstanbul'unu, Charles Dicken'ın Paris'ini, Londrası'nı, Tolstoy'un, Dostoyevski'nin Moskovası'nı, Petersburg'unu, Anna Frank'ın Amsterdamı'nı hayal ettim...

İlkokul arkadaşlarımdan birisinin dedesi Yugoslavya'da yaşıyordu. Her yaz tatili dönüşünde, heyecanla anlattığı Yugoslavya'yı, televizyonda çizgi film olarak seyrettiğim Heidi'nin dedesinin yaşadığı Alpler gibi düşledim hep...Yine ilkokul yıllarımda mektuplaşmaya başladığım İstanbul'lu arkadaşım yakın bir zamanda Bulgaristan'dan göç etmişti. Almanya'da okuyan, işçi olarak çalışan akrabalarım vardı. Hatta bir kuzenim ta Avusturalya'ya gitmişti. Tüm zorluklarına rağmen, anlatılanlardan anladığım kadarıyla oralardaki hayatın da buralardan farkı yoktu...

Yaşamın, bir tek şehir etrafında kurgulanmış fasit daire olmadığının ayırdındaydım ama, 20'li yaşlara gelene kadar, Ankara dışında gördüğüm yerlerin sayısı iki elin parmak sayısına bile ulaşamamıştı yine de... İzmir, İstanbul, Samsun, İzmit, Antalya, Çanakkale, Malatya... Ankara'yı bile Sevgi Soysal'ın kitaplarından tanıyıp seven biri için bu da hiç hafife alınır bir sayı değil elbette.

Hal böyle iken, iş hayatına müfettiş olarak başlamanın ne büyük bir kişisel devrim olduğunu tahmin edemezsiniz. İçimdeki çingene uyandı. Aldığım her turne programında gördüğüm yeni şehirler, kasabalarla birlikte bu ülkeyi daha çok sevdim. Müfettişlik çok sürmedi ama bulduğum her fırsatta, iş için gidemediğim yerlere, gezmeye gitmeye devam ettim. Hatta uçak korkumu yenip, sınır dışı yolculuklar bile yaptım. Geçen yirmi yılın, kendi gezi tarihimdeki bilançosunu bu yazı tarihi itibariyle ülkemde 56 il, dünyada 17 ülke ve birbirinden güzel insanlar, hayatlar olarak özetleyebilirim... Prof.Dr.Orhan Kural ile karşılaştılınca, emekleme aşamasında bir gezgin sayılsam da, görmediğim yerlere ait düşlerimin, sahip olduğum zaman ve nakitle orantılı olarak gerçek  yolculuklara dönüşmeye devam edeceğine inanıyorum...

Gezdiğim yerleri, başlarda yaşadığım coşkuyla, yazılı kayda almayı akıl edememiştim...Sonra şehirler, ülkeler zihnimde karışınca, not almanın gerekliliğini anladım. Gezilerimde günlükler tutmaya başladım. Ama bu günlükler de öyle bir köşede kaldı. Şimdilerde biraz boş zaman bulunca, bari bu gezi yazılarımı bir blogda toparlayayım diye düşündüm. Okumaya niyetlendiğiniz sayfalar böyle doğdu.  

Gezdiğim yerler için aldığım notlar, sizin de gezi düşlerinizi harekete geçirirse, ne mutlu bana.

Bu küçücük dünyada bir yerlerde görüşmek üzere...

Dostlukla.




Yorumlar

  1. harika bir blog olmuş sonat. başarılarının devamını diliyorum.

    YanıtlaSil
  2. Sonat, çok başarılı bulduğum ifade biçiminin gezgin ruhunla birleşerek oluşturduğu blog benim için güzel bir yeni yıl sürprizi oldu. Bu güzelliklerini bizimle paylaştığın için teşekkürler.
    Zeynep I.Kural

    YanıtlaSil
  3. "Başlarken" yazdığın yazı böyle keyifli olunca blogun tamamını okumak da zorunluluk oldu. İsteyip de yapamadığım birşeyi başarmışsın. Sıkı takipçilerinden olacağım.Ellerine sağlık.

    Selçuk AVAR

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

AŞK'a Yolculuk

Doğu'nun Kıyısında Bizi Bekleyen Köylere Doğru...(Divriği - Kemaliye Gezisi)

Körfez'in İncisi: Karamürsel